13 Yaşından Önce Akıllı Telefon Kullanımı: Sessiz Bir Ruh Sağlığı Krizi mi?
- LogoMentis

- 26 Eyl
- 2 dakikada okunur
Günümüz dünyasında akıllı telefonlar çocukların hayatına her geçen yıl daha erken giriyor. Oysa yeni yayımlanan kapsamlı bir araştırma, bu erken başlangıcın yalnızca teknolojiye hızlı uyum anlamına gelmediğini; uzun vadede ruh sağlığı üzerinde kalıcı izler bırakabileceğini gösteriyor.
Taylor & Francis Group tarafından paylaşılan ve Journal of Human Development and Capabilities dergisinde yayımlanan bu çalışma, 100.000’den fazla gencin verilerini inceleyerek kritik bir sonuca ulaştı: 13 yaşından önce akıllı telefon sahibi olmak, ileriki yaşlarda ciddi ruhsal sorunlarla ilişkilendiriliyor.
Bulgular: Yalnızca Depresyon ve Anksiyete Değil
Çalışmada, 18–24 yaş arasındaki gençlerden akıllı telefonlarını 12 yaşından önce edinmiş olanların şu sorunları daha sık bildirdiği ortaya çıktı:
İntihar düşünceleri
Saldırganlık eğilimi
Gerçeklikten kopma ve halüsinasyonlar
Düşük özsaygı ve duygusal düzenleme güçlükleri
Dikkat çekici nokta, bu belirtilerin klasik depresyon ya da anksiyete taramalarında kolayca gözden kaçabilecek türden olması. Yani “ekran süresi” tartışmaları yalnızca ders başarısı ya da dikkat dağınıklığı ile sınırlı değil; derin psikososyal etkiler söz konusu.
Erken Akıllı Telefonun Etki Mekanizmaları
Araştırma, olumsuz sonuçların tek bir nedene indirgenemeyeceğini ortaya koyuyor. En güçlü aracılar arasında:
Sosyal medya: Toplam ilişkinin yaklaşık %40’ını açıklıyor.
Bozulan aile ilişkileri: %13
Siber zorbalık: %10
Uykusuzluk ve düzensiz uyku: %12
Özellikle sosyal medya algoritmalarının kıyas kültürünü körüklemesi ve zararlı içerikleri öne çıkarması, çocukların gelişim dönemlerinde büyük riskler yaratıyor.

Kızlar ve Erkeklerde Farklı Yansımalar
İlginç bir ayrıntı da cinsiyet farkları:
Kızlarda özsaygı, özdeğer ve duygusal dayanıklılık daha çok etkileniyor.
Erkeklerde ise sakinlik, empati ve duygusal denge daha fazla zarar görüyor.
Bu bulgular, erken akıllı telefon erişiminin toplumsal cinsiyet rollerine ve ilişkisel dinamiklere nasıl yansıdığını da düşündürüyor.
Küresel Politika Tartışmaları
Fransa, Hollanda, İtalya ve Yeni Zelanda gibi ülkeler, okullarda telefon kullanımını sınırlandırmaya başladı. ABD’de de birçok eyalet bu yönde adımlar atıyor. Ancak araştırmacılar bunun yeterli olmadığını, alkol ve tütün düzenlemelerine benzer şekilde akıllı telefonların da yaş kısıtlamasına tabi tutulması gerektiğini savunuyor.
Çalışmada önerilen dört temel politika adımı:
Zorunlu dijital okuryazarlık ve ruh sağlığı eğitimi
Sosyal medya yaş ihlallerinin etkin takibi ve yaptırımlar
Sosyal medya erişiminin sınırlandırılması
Kademeli akıllı telefon erişim politikaları
Ne Yapmalı?
Dijital gelişim elbette başlı başına bir tehlike değil. Hemen endişeye kapılmaya gerek yok. Araştırma kesin bir “sebep-sonuç” ilişkisini henüz kanıtlamasa da, bulgular görmezden gelinemeyecek kadar önemli. Sapien Labs ekibi, “kanıtlar tam olgunlaşana kadar beklemek” yerine, ihtiyatlı politikaların hayata geçirilmesini öneriyor. Ki bu çok yerinde bir yaklaşım.
Toplumsal ve bireysel düzeyde ise ailelere, öğretmenlere ve sağlık profesyonellerine düşen görev net: dijital dünyanın sunduğu fırsatları korurken, çocukların ruhsal gelişimini güvence altına almak.
Sonuç
Akıllı telefonlar yalnızca iletişim aracı değil, aynı zamanda yapay zekâ destekli dijital evrenlere açılan bir kapı. Çocukların bu kapıdan çok erken geçmeleri, zihinsel sağlık üzerinde kalıcı gölgeler bırakabilir.
Araştırmanın mesajı açık: Çocukların ruh sağlığı söz konusu olduğunda, ihtiyatlı davranmak lüks değil, zorunluluktur.
Yorumlar